|
|
Vurun ulan, Vurun, Ben kolay ölmem. Ocakta küllenmis közüm, Karnimda sözüm var Haldan bilene. Bu gözler, bir kere bile faka basmadi Çig bekleyen bogazlarin kiyametini Karli, yumusacik hiyanetini Uçurumlarin, Önceden bilen gözleri... Çaresiz Vurulacakti, Buyruk kesindi, Gayri gözlerini kör sürüngenler Yüregini les kuslari yesindi... Düstü nazli filintasi aklina, Yastigi altinda küsmüs, Düstü, Harran ovasindan getirdigi tay Perçemi mavi boncuklu, Alninda akitma Üç topugu ak, Eskini hovarda, kivrak, Doru, seglavi kisragi. Nasil uçmuslardi Hozat önünde!
Unknown "ღİsebelღ "
- 16 years, 4 months, 21 days ago
|
|
|
02.08.2007 21:00 Gün ola, devran döne, umut yetişe, Dağlarının, dağlarının ardında, Değil öyle yoksulluklar, hasretler, Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır, Bir tek zeytin dalı bile yalnız... Sıkıysa yağmasın yağmur, Sıkıysa uykudan uyanmasın dağ. bu yürek, ne güne vurur... Kaçar damarlarından karanlık, Kaçar, bir daha dönemez, Sunar koynunda yatandan, Hem de mutlulukla sunar Beynimizin ışığında yeraltı.
Unknown "ღİsebelღ "
- 16 years, 4 months, 21 days ago
|
|
|
18.08.2007 19:23 Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Doyasıya sevişmeğe,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir - zıkkım cıgaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık...
Unknown "ღİsebelღ "
- 16 years, 4 months, 21 days ago
|
|
|
27.07.2007 15:02 Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamak... Umudu tüketmez, hayata bağlar, sevdirir. Koca çınar gibi dimdik, heybetli, asil, devrilmeyecek gibi yaşamak. Umursamadan değil, acıyı çekerek, sindirerek, korkmadan, bozmadan yaşamak. Özgürce, insanca, paylaşarak, severek, sevilerek, ağlayarak, gülerek yaşamak... Bir demircinin elleri kadar nasırlı, bir gülün yaprağı kadar narin, bir kuş kadar ürkek, bir köpek kadar sadık ve bir nehir gibi berrak... Kimler geldi kimler geçti demeden, bayat kuru ekmek yemeden, masum-kapanmamış gözleri ile ölüleri görmeden, arkana bakmadan, sonsuz bir inanışla yaşamak... En son amacın yaşamak olduğunu bilerek, ezmeden, ezilmeden, sömürmeden, çalmadan yaşamak... Yalnızlığı dahi kalabalığa katarak... Tanrıya, sevgiliye, kadere, feleğe sitem etmeden... Umutla ''Birgün, mutlaka birgün'' diyerek, karşılıksız, beklentisiz, kıyas yapmadan yaşamak... Sorgusuz, hesapsız, adil, eşit ve özgürce yaşamak... Sevgilim benim
Unknown "ღİsebelღ "
- 16 years, 4 months, 21 days ago
|
|
|
15.05.2007 01.17 Vahşi, siyah atlardık kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar aşık ve düşmandık dünya acıtırdı bizi, herşey kanatır, herşey yaralardı sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey geceleri uyumayan çocuklardık,
Unknown "ღİsebelღ "
- 16 years, 4 months, 21 days ago
|
|